Endüstriyel Tasarım Öğrencisi Kendisini Nasıl Geliştirebilir?
Yazı serisinin 4,5. bölümünde endüstriyel tasarım öğrencilerinin üniversitedeki dersler haricinde kendilerini nasıl geliştirebileceklerine değineceğim. Çünkü üniversite hayatı sadece dersler ve projelerden ibaret değil.
Aslında bu bölüm, yazı serisinin 4. Bölümü olan “Endüstriyel Tasarım Öğrencilerini Üniversite Hayatında Neler Bekliyor?” konu başlığının devamı. Bu nedenle bölümün adı dört buçuk. 2021 yılında eklediğim yeni bilgilerden dolayı fazlaca uzayan yazının okuma rahatlığını artırmak için 4. bölümü 4 ve 4,5 olacak şekilde ikiye bölmeye karar verdim:) Öyleyse konumuza devam edelim, kendinizi nasıl geliştirebilirsiniz?
Endüstriyel Tasarım Öğrencisi Kendisini Nasıl Geliştirebilir?

Üniversitedeki hocalarınız tasarım ile ilgili temel bilgileri size aktarıyor olsalar da zamanla bu bilgilerden daha fazlasını öğrenmek isteyebilirsiniz. Gayet normal. Aslında siz farkında olmadan hocalarınız, kendinizi nasıl geliştirebileceğinizi de öğretiyor. Eğer üniversiteyi şu şekilde kabul edebilirseniz hayat sizin için daha kolay olacak; Üniversite bana hazır tepside her şeyi veren bir yer değil, kendimi geliştirmem için “yol gösteren” bir ortam. Bu yolda gidip gitmemek ise sizin motivasyonunuza bağlı. Çünkü maalesef her şeyi derslerden öğrenemeyeceksiniz.
Öğrenemediğiniz bu bilgileri edinmenin ve kendinize yatırım yapmanın derslerden başka birçok yolu mevcut. Yani “Üniversitede bunu öğrenmedik” diye hayıflanmak bir bahane değil. Aynı okulda sizden çok daha bilgili arkadaşlarınız olacak, ama aynı dersleri alıyorsunuz… Nasıl oluyor?
Bunun için tasarım yarışmalarına katılabilir, Erasmus eğitim programı ile farklı kültürlerle tanışabilir, henüz mezun olmadan firmalarda staj yaparak o sektör hakkında fikir sahibi olup deneyim edinebilir, çeşitli çalıştaylar(workshoplar) ile farklı disiplinlerle bir araya gelip yöntemler öğrenebilirsiniz. Bu sosyal aktiviteler bireysel gelişimizle birlikte çevrenizi de genişletecek, genişleyen çevreniz sizi daha da geliştirecek.
Ayrıca bol bol çizim yapmayı sakın ihmal etmeyin. Tasarlama ve form becerisi oturduğunuz yerden bir anda “Aaaa çizebiliyorum!!” diyeceğiniz şekilde ortaya çıkmaz:)
Bahsettiğim bu yöntemlerin detaylarına sırasıyla bakalım.
Eskiz ve 3 Boyutlu Modelleme Pratikleri

Çizim ve modelleme için sayısız kez zaman ayırmaya çalışın. Ne kadar çok eskiz yapar ve ne kadar çok programları kurcalar ve denemeler yaparsanız, elde edeceğiniz başarı da o kadar artacaktır. Bunu sadece çok iyi çizmek için yaptığınızı düşünmeyin, çok iyi tasarımlar ortaya koymak için de yapıyor olacaksınız. Ortaya iyi tasarımlar koymak da booool bol pratik yapmaktan geçiyor. Bir cambazın ipin üzerinde yürüyebilmesi için yaptığı pratik sayısı misali.
Tasarım bloglarını düzenli olarak gezmeyi alışkanlık edinmelisiniz. Kendinize ait bir tasarım arşiviniz olmalı. Beğendiğiniz tasarımları gruplayarak saklayın. Beğenmediğiniz tasarımları “nasıl olsaydı daha iyi olurdu?” diyerek kendi kendinize yeniden tasarlamaya çalışın.
Endüstriyel tasarım dinamikleri gereği devamlı güncel kalmanızı gerektiriyor. Teknolojiyi, yenilikleri, akımları, eğilimleri takip etmeli ve dünya nereye gidiyor? Hangi problemler yaşanıyor? Bunlara nasıl çözümler bulunuyor? vb. pek çok şeyden haberdar olmanız ortaya koyacağınız tasarımların da yenilikçi olmasına katkısı büyük olacaktır. Sadece bu gelişmeleri okumak yetmez, zihninizde canlanan fikirleri görselleştirme konusunda üşenmeyin, çizin, tasarlayın!
Endüstriyel Tasarım Yarışmaları

Öğrenim sürecinde hem maddi hem de manevi olarak sizleri mutlu edebilecek katılabileceğiniz tasarım yarışmaları mevcuttur. Birbirinden farklı sektörlerin düzenlediği bu yarışmalarda dereceye girerek hem para kazanabilir hem de mezun olduğunuzda iş bulmanızı kolaylaştırabilirsiniz. Aynı zamanda bireysel becerinizi de sınamış olursunuz.
Farklı alanlarda elde edeceğiniz başarılar, dikkat çekmenizi sağlayacaktır. Üzerinize çektiğiniz bu dikkatin kalıcı olmasını sağlamak ise yeteneğinize ve kendinizi ifade ediş şeklinize bağıldır.
Bu yarışmalar yalnızca öğrenciler için değil profesyonellerinde katılımına açıktır. Yarışmaların takibini http://www.arkitera.com/yarisma ve http://www.tasarimyarismalari.com/ web sitelerinden takip edebilirsiniz.
Ayrıca uluslararası düzenlenen ve prestij açısından önemi olan (tasarımın Oscar’ı olarak görülen) Reddot ve IF tasarım yarışmaları bir tasarımcının elde etmeyi isteyeceği ödüllerin başında gelmektedir. Reddot ve IF tasarım yarışmalarının konsept kategorileriyle birlikte Design Turkey, German Design, Good Design, A’Design, UX Design gibi başlıca uluslararası yarışmalar tasarımın marketteki saygınlığını ve bilinirliğini artırmaktadır.
Endüstriyel Tasarım Erasmus Eğitim Programı

Bir soru vardır, “Çok gezen mi bilir? Yoksa çok okuyan mı?”. Şöyle düşünelim, devamlı okuyarak edinilmiş ama deneyimlenmemiş bilgi ne kadar kalıcı olur? Büyüklerimiz bize hep “şöyle yapma böyle yapma” diye nasihat verir. Genelde de kafamızın dikine gidip yaparız değil mi? Eğer yaptığımızdan pişman da oluyorsak, hayatımızda hiç unutamayacağımız bir tecrübe kazanmış oluruz. Bunu birebir yaşadığımız için unutmayız! Nasihat edildiği için değil.
Peki devamlı geziyoruz ama gittiğimiz yerleri öylesine geziyoruz… Öğrenmiyoruz… Araştırmıyoruz… Not etmiyoruz… Sonrasında bu bilgilerin ne kadarı aklımızda kalır? Ya da ne kadar verimli olur? Not etmeden aklında tutabilen üstün zekalıları burada es geçiyorum:)
Bu nedenle, iki eylemin de eşit olması gerektiğini düşünüyorum. Özetlemek gerekirse, yenilik ve farkındalık yaratma arayışında olan tasarımcılar için hem gezmenin hem de okumanın gerekli olduğunu söylersek, yanlış olmaz.
“Bulunduğu ortamı değiştirmeden devamlı okuyan ve araştıran birinin algılarıyla, konfor alanını bozan ve yeni yerler keşfeden bireylerin algılarının çok daha farklı olduğu bilinmektedir.”
Üniversite hayatınızda konfor alanınızı bozarak beyni bu şekilde beslemek ve algıları geliştirmek için en iyi fırsatların başında Erasmus eğitim programı gelir. Farklı insan, kültür ve çevreleri tanıyabileceğiniz, karakterinizi geliştirebileceğiniz bu eğitim programını özellikle bir tasarım öğrencisi mutlaka deneyimlemeli! Yaşayacağınız zorluklar ve bunlara bulacağınız çözümler ürünlere olan bakış açısını dahi etkileyerek sizleri daha aktif tasarımcı haline getirecektir.
Ayrıca tasarım alanında pek çok kaynağın ingilizce olduğunu hatırlatmak isterim. Bu sayede dilinizi de geliştirerek erişebileceğiniz kaynakların çapını artırmış olursunuz.
2007 senesinde Erasmus eğitim programı kapsamında Berlin’e gitmiştim. Yurttaki odanın kapısından içeri girip valizimi kenara çekerek, sandalyeye oturup dedim ki “Ne işim var benim burada???”. Tüm kurulu düzenimi geride bırakmış, bulunduğum ortamda perde bile yokken böyle düşünmek yadırganmamalı. Ama 5 aylık sürecin sonunda düşüncelerim ise bambaşkaydı, dönmek istememiştim:)

Bu süre boyunca Berlin Sanat Üniversitesinde tasarlamış olduğum Face to Face sandalye projesi, tasarımın sanat yönünü sorgulamam konusunda farklı bir deneyim kazanmamı sağlamıştır. Hem yansıma temasını işlediğim, sayısız eskiz sonrasında da üniversitenin atölyesinde birebir kendisini ürettiğim bu projenin detayları için face to face linkine tıklayabilirsiniz.
Tabi ki Erasmus programı, gelişiminiz için tek fırsat değildir. Üniversite içerisindeki kulüpler ve düzenlenen workshoplar da güzel fırsatlar olabilir. Ayrıca stajlar hem iş deneyimi kazanmanızı hem de firmalar ve sektör hakkında fikir edinmenizi sağlayacaktır.
Endüstriyel Tasarım Stajı ve Erasmus Stajı

Bu görsel, stajyerliğe bambaşka açıdan yaklaşan the Intern filminin afişidir. Oldukça eğlenceli. İzlemenizi tavsiye ederim.
Üniversitede tasarımla ilgili gerekli donanımları edinmeye devam ediyorsunuz. Proje mantığını da kavradınız. Genelde bu proje derslerinde hayal gücünüzü geliştirmek adına seçtiğiniz konular sınırları zorlayan ve yenilikçi ürünler oluyor. Gayet keyifle belirli bir mantık içerisinde ne isterseniz yapıyorsunuz. Peki, piyasada neler dönüyor? Bir şeyler tasarlıyorsunuz ama bunlar gerçekten üretilebiliyor mu? Üretilebiliyorsa nelere mal oluyor? Ofis ortamlarında işler nasıl yürüyor? Tasarımcılar bir gününü nasıl geçiriyor?
Bu soruların cevaplarını en net şekilde deneyimleyerek öğrenebilirsiniz. Hem de mezun olmadan! Şirketlerde ve tasarım ofislerinde staj yaparak. Genellikle yaz dönemine denk gelen bu süreç ortalama 1 ay ile 3 ay arasında değişiyor. 6 aya kadar uzayabiliyor. Bazı üniversiteler stajı zorunlu tutarken (doldurulması gereken belirli gün vardır ve bugün süresi doldurulmadan mezun olunamaz) bazı üniversitelerde ise staj yapıp yapmamak öğrencinin kendisine kalmıştır. Eğer üniversitenizde zorunlu staj programı yoksa siz yine de yapın.

Stajın bir diğer önemi de ileride çalışacağınız sektör hakkında fikir sahibi olmanız ve seçmeniz konusunda yardımcı olması. Mesela, 2007 senesinde üniversite 3. Sınıfın yaz döneminde Arçelik te yaptığım staj hem çalışma ortamını görmemi hem de yapılan işler hakkında fikir sahibi olmamı sağlamıştı. Bu deneyimim sayesinde mezun olduktan sonra Arçelik te çalışmayı istemiştim.
Ayrıca Arçelik işe alım sürecinde burada yaptığım stajın da etkisi olmuştur. Ofisler ve firmalar kendi bünyelerindeki stajyerlerin çalışmalarından memnun kaldıkları takdirde, onları işe almaları da olağan bir davranıştır.
Çalıştığım yıllar boyunca pek çok öğrencinin staj dönemleri sonrası da “okulumuzda hiç böyle şeyler öğrenmemiştik” ya da “tasarım sürecini iş ortamında görmek gelişimimize çok katkısı oldu” şeklindeki benzer yorumlarını duyuyorum. O nedenle staj yapmayı ihmal etmeyin derim.
Deneyiminizi uluslararası düzeyde de geliştirebilirsiniz. Farklı kültürlerle bilgi birikiminizi beslemek için yurt dışındaki stajını Erasmus programıyla gerçekleştirmek mümkün.
Çalıştaylar (Workshoplar) & Üniversite Etkinlik Kulüpleri
Bu başlıkla ilgili bilgileri, öğrenim hayatında workshoplar üzerine güzel deneyimler kazanmış ve Anadolu Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım bölümünden mezun olan eşim Büke Vancı’nın kaleminden sizlerle paylaşıyorum.
Workshop = Çalıştay

Bölüme başladığım günden itibaren özellikle üst dönemlerinden “workshop varmış arkadaşalar, katılıyor muyuz?” cümlesi duyar olmuştum. İyice merak ettim nedir bu workshop diye. Türkçesini çalıştay olarak bildiğimiz; belli bir konuda, çeşitli konuşmacılarla (moderatör), katılımcı kişilerin çalışmalarını, düşünmelerini ve öğrenmelerini sağlayan uygulamalı bir etkinlik diye açıklayabilirim. İlk workshopa birinci sınıfta katıldım ve mezun olana kadar toplam 15 workshopta bulundum. Ayrıca son workshopta ise moderatördüm🙂
İlk olarak workshopların bilgilerine nasıl ulaştığımdan bahsetmek istiyorum. Eskişehir Anadolu Üniversitesinde okuduğum için bence biraz şanslıydım. Bölümde bulunan Tasarım Kulübü hakikaten çok aktif ve etkin bir kulüptü. Üyesi olduğum bu kulüpte ilerleyen yıllarda kulüp yönetiminde de çalıştım.
Kulüp olarak farklı konularda ve alanlarda çalışan sektördeki tasarımcılara ulaşmaya çalışıyorduk. İletişim kurabildiklerimiz kişiler ve firmalarla çeşitli alanlarda workshoplar düzenliyorduk. Belki de katıldığım workshopların yarısını okulumuzun tasarım kulübü sayesinde edindim. Bu şekilde Tasarım Kulüpleri hemen hemen her üniversitede bulunmaktadır. Kendimden bir örnek verecek olursam; 2012 yılında katıldığım Biyomimikri workshopuna ODTÜ tasarım kulübünden ulaşmıştım. Benim tavsiyem ulaşabildiğiniz her üniversitenin tasarım kulüplerini takip edin.
Veefacebook! Doğru kullanılan Sosyal Medyanın eğitimdeki önemi.
Facebook üzerinde Türkiye çapında endüstriyel tasarım öğrencilerinin ve profesyonellerin bulunduğu çok çeşitli gruplar bulunmaktadır. Farklı şehirlerde etkinlikler düzenleniyor. Özellikle İstanbul’da çok fazla workshop düzenlenmekte. Facebook bunları takip edebilmek için inanılmaz bir network sağlıyor.
Endüstriyel Tasarım Fuarları.
Her yıl Türkiye’nin farklı alanlarında, çeşitli fuarlar gerçekleşmektedir. Özellikle İstanbul’da bulunan Tüyap ve CNR Fuar alanındaki fuarları incelemenizi öneririm. Fuar öncesinde web sitelerini inceleyin. Buradan fuar alanı içerisinde yapılacak olan workshoplara da ulaşabiliyorsunuz ve kayıt yaptırabiliyorsunuz.
Üniversite hayatında neden Workshoplara katılmalıyım? Faydası ne ki?
Genelde workshoplar için Türkiye’nin her yerinden katılım olduğunu varsayarsak aynı bölümden farklı üniversitelerde okuyan bir sürü arkadaşınız oluyor, yani meslektaşlarınız. Mezun olmadan, bu şekilde büyük bir network ağı oluşturmak hem öğrenim hayatınızda hem de mezun olduktan sonrası için çok faydalı.
Workshop etkinliği düzenleyen moderatörler ise genelde tasarımcı kökenli kişiler olup, sektörde tanınmış ve sizin hep merak edip, tanımak istediğiniz kişiler oluyor. İşte workshoplar bu kişilerle iletişim kurabilmek için en güzel fırsat.
Peki, Workshoplardan ben neler öğrendim ve edindim?
Workshoplar kimi zaman bir günlük olurken, kimi zaman üç günlük, kimi zamansa bir haftalık olabiliyor. Katıldığım her workshopda mesleki olarak güzel detaylar öğrendim. Neler mi? Farklı koşullarda hızlı bir şekilde problem çözme ve fikir yürütme becerisi, kısa sürede etkili sunum hazırlamak, sınırlı malzemelerle derdini anlatan maketler yapmak, tasarım programlarını kullanırken püf noktalarını keşfetmek, çeşitli tasarım metotları ve kalabalık önünde akıcı konuşmak bunlardan ilk aklıma gelenler.
Son olarak, katıldığınız workshoplardan katılım belgesi alabiliyorsunuz. CV nizde ve portfolyonuzda bu workshopları yazabiliyorsunuz. Dahası her zaman anlatabileceğiniz bir workshop anınız oluyor 😉
_
Bu yazıda sizlerle dersler haricinde kendinizi nasıl geliştirebileceğiniz konusunda bilgiler paylaşmaya çalıştım. Yazı serisinin 4. Bölümündeki gibi buradaki bilgiler de kendi deneyim ve tecrübelerime dayanıyor. Aklınıza hangisi yatıyor? Ya da bambaşka fikirleriniz mi var? Üşenmeyin, hepsini gerçekleştirmek için çabalayın… Sizi en iyi geliştirecek şey öz disiplininiz 😉
Kendinizi geliştirdiniz ve mezun da oldunuz. Ya sonra? Çalışma hayatında sizi neler bekliyor merak ediyor musunuz? “Endüstriyel tasarımın iş hayatında neler yaşanıyor? Yeni mezunları neler bekliyor?” 5. bölüm olan bu konu başlığına cevapları bulabilirsiniz. Keyifli okumalar.
Leave a Comment